Rabbim, diye, devam etti Yusuf duasına. İstemeyi istemek kadar, istememeyi istemek de zor. Biliyorum ki katından bir koruma dökülmezse varlığıma, nefsimin altından kalkamam.
Bahtım , kendisine bakarken , kalbinin tabaklarını teker teker aşıp da o en derindeki noktaya inebilen, kendi güzelliğini aşıp da o güzelliğin kaynağını gören , kendi güzelliğini geçip de güzelliğin merkezine yürüyen , sûreti aşıp asla yönelen, asılların da üzerindeki aslı bilen Yûsuf'u gördüğümden.
Bahtım , Yusuf'un , güzelliğinin de ötesindeki güzelliğini gördüğünü gördüğümden.
Böyle bir Yusuf'u derinliğimde taşıdığımdan.
Cümle alem mutlu ve neşe içinde
Amma matem vermişsin bana ve Mem'e
Bizimle olan derdini söyle şimdi
Akıt artık yüreğindeki o zehri
Ol Yusuf'umu o kuyuya gönderdin
Beni de bu virane eve hapsettin
Yakup misali acıklı ve enin
Can ve kalbin avuntusunu gasp ettin
Bense kalakaldım Züleyha misali
Yusuf'suz, muratsız ve duldasız şimdi
Züleyha, Yusuf’a bir mektup yazmaya başlayınca . Yusuf diye başladı, Yusuf diye bitirdi. Gördü ki hitaptan öteye geçemedi. Anladı ki aşkın nâmesinde ser-nâmeden öte kelâm yok. Ve Züleyha’nın lügatinde Yusuf’tan öte sözcük yok.